Nüfusu yedi milyarı aşan günümüz dünyasının ihtiyaçlarına yanıt verebilmenin tek bir yolu var: Yıkıcı teknolojiler. Yapay zeka, makine öğrenimi, nesnelerin interneti ve bu yazının ana konusu olan “robotik süreç otomasyonu” gibi yıkıcı teknolojiler dünya için artık bir seçenek değil; zorunluluk. İnsanlık olarak artık RPA ile işlerimizi makinelere yaptırıyor, süreçlerin çok daha verimli hale gelmesini sağlıyoruz. Bunun sonucunda elde ettiğimiz boş zamanlarda ise yeni teknolojiler üretmeye çalışıyoruz. “Dijital Dönüşüm” adı verilen bu yeni düzeni, yalnızca iş yerimizi daha iyi bir konuma getirmek için değil, aynı zamanda geleceğimizi garanti altına almak için de kullanıyoruz. Ekosistemimizi korumak, yeni istihdam alanları yaratmak, ürün ve hizmetlerimizi daha ulaşılabilir hale getirmek; kısacası insanlığın ilerlemesine katkı sağlayabilmek adına bunu yapmaya mecburuz.
RPA ile makineler iş ortağımız haline geliyor
Sensormatic kurulduğunda robotik süreç otomasyonu diye bir kavram henüz ortaya atılmamıştı. Fabrikalar, üretim süreçlerinde robotlardan faydalanıyorlardı ancak bu robotlar şimdikilere oranla oldukça yeteneksizlerdi. Belli görevler için özel olarak üretiliyor, yalnızca o işi yerine getiriyor ve büyük oranda yine insana bağımlı olacak şekilde çalışıyorlardı. Öte yandan bugün, tamamen makineler tarafından yönetilen tesislerle karşılaşıyoruz. Bu durumu ise büyük oranda robotik süreç otomasyonlarına borçluyuz.
Robotik süreç otomasyonunu akıllı makinelerin, insanlarla birlikte çalışmasını sağlayan ortak bir kültür anlayışı olarak tanımlayabiliriz. Bu makineler bilgisayarlar, geçiş üniteleri, kameralar, güvenlik sistemleri ve daha sayısız donanım olabilir. Tüm bu “makineler”, gücünü muazzam algoritmalardan alan eşsiz yazılımlar ile birbirleriyle iletişim kurmaya, çalışanlar için uzun mesailer anlamına gelen işleri kendi başlarına çok daha kısa sürelerde yapmaya başladıklarında; yani personelin “aracı” değil “iş ortağı” haline geldiklerinde orada RPA’dan söz edebiliriz.
RPA nasıl kullanılıyor?
Günümüzde hastane ve banka gibi aynı anda çok sayıda insana hizmet veren kurumlarda iş süreçleri RPA ile çok daha verimli hale geliyor. Şirketler, süreçlerine RPA’yı dahil ederek ürün ve hizmetlerindeki kaliteyi maksimuma çıkarıyor. 10 kişilik bir ekiple yapılabilecek iş tek bir bilgisayar ile yapılır hale geliyor; kalite ve fiyat arasındaki denge de işte böyle kuruluyor. Sanılanın aksine, bu durum çalışanların işsiz kalmasına da yol açmıyor; aksine onların katma değeri daha yüksek işlerde çalışarak daha iyi bir kariyer yapmalarına olanak tanıyor. Tüm bunların mümkün hale gelebilmesi için ise bu sürece en iyi şekilde hazırlanmak gerekiyor.
RPA ile dijital dönüşümde hız kazanmak isteyen şirketlerin, yolculukları boyunca alanında uzman bir entegratör ile çalışmaları büyük önem taşıyor. Geçmiş deneyimleriyle işlerin nasıl yapılacağını önceden bilen ve farklı problemlere farklı çözümler sunabilen bir RPA entegratörü firmayı ileri taşıyor. Ancak bütün iş entegratör ile bitmiyor, teknolojinin şirket kültüründe de sağlam bir yer edinmesi gerekiyor. Çalışanların ve yöneticilerin, robotlarla (akıllı cihazlarla) birlikte çalışmayı öğrenmesi, verimliliği artırabilmek için hem kendi aralarında hem de makinelerle iş birliği yapmaya hazır olması gerekiyor. Bunu sağlamanın en iyi yolu da eğitimden geçiyor. Teknoloji okur yazarlığının yeni konularından biri olan RPA hakkında internetteki kaliteli içeriklerin sayısı günden güne artıyor, yapılan etkinliklerde ise teknoloji uçtan uca ele alınıyor.
Yapay zeka, sınırları ortadan kaldırıyor
Konuyla yakından ilgili olmayan biri için hayal etmesi zor olsa da, artık neredeyse her iş RPA sayesinde otomatik bir şekilde yapılabiliyor. Bu fırsatları algılayabilmenin yolu ise teknolojiyi iyi tanımaktan ve onunla birlikte çalışmayı bilmekten geçiyor. Adımları belirlenebilen her işin makinelere yaptırılabildiğini biliyoruz. Eskiden bu işlerin “basit” olması gerekirken, yapay zeka ile artık bu sorun tarihe karışıyor.
Örneğin RPA kullanan bir insan kaynakları uzmanı, alınacak her yeni personel için sürekli aynı işlemleri tekrar etmek zorunda kalmıyor. Giriş yapma, kontrol etme, onaylama ve bunun gibi sayısız rutin iş, süreçleri öğrenip kolaylaştıran RPA ile otomatiğe alınıyor. Çalışanlar, birer karar mekanizması haline gelerek makineleri kendi amaçları doğrultusunda dilediğince kullanıyor.
Sınırlarını sizin belirlediğiniz sınırsızlık
Robotik süreç otomasyonu, şirketlere sınırsız katma değer sağlayabilir. Yalnızca bir insan kaynakları uzmanının değil, tüm departman işleri makinelere emanet edilebilir. Ancak sınırların da iyi belirlenmesi gerekiyor. Kusursuz bir yapı elde edinceye kadar tüm test ve geliştirme süreçlerini ayrıca yönetmek olası riskleri minimuma indiriyor. İnsan kaynaklı hataları olabildiğince azaltmayı amaçlayan bu sistemin, işini hakkıyla yerine getirebilmesi için yine insanların desteğine ihtiyacı var.
Tüm bu süreci planlamak, sonrasında da düzenli olarak denetleyip işlerin rayında gittiğine emin olmak günümüz yöneticilerinin en önemli işlerinden biri haline geliyor. RPA’nın gücüyle rekabette öne geçmek isteyen her işletmenin sınırlarını iyi belirlemesi, öte yandan otomatikleştirme sürecinin asla bitmeyeceğinin de farkında olması gerekiyor. Makineler henüz her problemi çözebilecek kadar zeki değil. Ancak teknolojiyle koordine şekilde çalışmayı öğrenen bir kurumun da üstesinden gelemeyeceği bir problem bulunmuyor.