Günümüzün popüler kavramlarından biri olan nesnelerin interneti (Internet of Things/IoT), bireylerin ve şirketlerin yaşamlarında köklü değişimlerin habercisi. Henüz emekleme aşamasında olan bu teknoloji, yakın zamanda çok daha yaygın ve etkin hale gelecek. Dünyada milyarlarca nesnenin ağa bağlı hale gelmesiyle oluşacak dev ekosistem, pek çok fırsat ve yenilik getirecek. Bu yazımızda nesnelerin interneti nedir, sunduğu fadalar nelerdir, nasıl çalışır gibi sorulara yanıtlar veriyoruz.
Nesnelerin interneti nedir?
İnternet daha önce sadece bilgilerin paylaşımı için bilgisayarların bağlandığı bir ağdı ama artık çok daha büyük. The Internet of Things (nesnelerin interneti), aklınıza gelen her şeyi internete bağlamanın potansiyelini temsil ediyor.
Etrafımızdaki cihazlara sensörler ve bağlantı olanakları eklenmeye devam ettikçe yeni bir ağ türünün doğuşuna şahit oluyoruz: İnsanların değil, nesnelerin bağlandığı bir ağ… İnsanların internetinin önüne geçecek, gelecekteki birçok şeyi otomatik hale getirecek bir ağ: Nesnelerin interneti (Internet of Things: IoT).
Bağlanabilirlik denince akla ilk olarak internet geliyor. İnsanoğlunun dünya çapındaki milyonlarca sunucuda depolanan muazzam bilgi birikimine erişmek söz konu olduğunda, saçma sapan ama komik videoları izlemek istediğimizde, dünyaya yeni gelen çocuğumuz ilk fotoğraflarını paylaşmak istediğimizde internete başvuruyoruz. İnternet tüm bunları bize müthiş bir verimlilik ve kolaylıkla sunuyor.
Nesnelerin interneti neden önemli?
Kalp pillerinden otoyollara dek her şeyi internete bağladığınızı, tüm bu cihazların veri paylaşabildiğini düşünün. Çevremizdeki dünyayı algılama düzeyimiz çok daha yüksek boyutlara çıkacak ve bu veri dünyası hayatlarımızı geliştirmemiz için kullanılabilecek. Koca şehirler birbirilerine bağlanabilecek, eski altyapılar yükseltilebilecek ve yeni altyapılarla uyumlu çalışır hâle getirilecek.
“Nesnelerin interneti” (Internet of Things) terimini ortaya atan İngiliz teknoloji uzmanı Kevin Ashton, “Bugünkü bilgisayarlar ve dolayısıyla internet, bilgi edinmek için neredeyse tamamen insanoğluna bağlı durumda.” diyor. “İnternetteki yaklaşık 50 petabayt verinin neredeyse tamamı yazılarak, kayıt düğmesine basılarak, fotoğrafı çekilerek veya taranarak ilk olarak insanlar tarafından oluşturuldu veya kaydedildi. Geleneksel internet şemalarına baktığınızda sunucuları, yönlendiricileri vb. görürsünüz ama var olan en önemli yönlendirici bu şemalarda yer almaz: insanlar. Sorun şu ki, insanların vakti kısıtlı.
Nesnelerin interneti nasıl çalışıyor
IPv4 dâhilinde dünya üzerinde internete bağlanan cihazlara atanan IP adresleri tükenmek üzere. Hatta bazı ülkelerin IP adresleri tükendi bile. Yeni nesil internet protokolü IPv6, 340 trilyon kere trilyon kere trilyon cihazın internete bağlanmasına olanak sağlıyor. Bu rakam dünya üzerindeki her bir atom için 100 cihaz demek. IPv6 her şeyin bağlı olduğu bir interneti mümkün kılıyor ve gerçekte teknoloji uzmanlarının bu yönde attıkları adımların bir ürünü. Cisco, 2020 yılında 50 milyar cihazın çevrimiçi olacağını ve veri alışverişi yapacağını öngörüyor.
Bu yeni sistemin temelini oluşturan fikir nispeten basit olmasına rağmen, kaç cihazın söz konusu olduğuna bağlı olarak uygulamalar son derece karmaşık hale gelebiliyor. Nesnelerin internetinin en temel hali, uzaktaki başka cihazlarla iletişim kurabilen cihazlardan oluşuyor. Gerçek hayattan bir örnek verelim: Dijital uydu alıcınızın kayıt (PVR) özelliği varsa ve evden çıkarken Muhteşem Yüzyıl’ın son bölümünü kaydetme komutunu vermeyi unuttuysanız, dijital platformunuzun mobil uygulamasını kullanarak dışarıdayken bile cihazınıza bu komutu gönderebilirsiniz. Böylece nesnelerin internetini kullanmış oldunuz bile. Bir süre sonra nesnelerin internetinde cihazların mevcut bilgileri analiz ederek kendi kendilerine karar verebildikleri aşamaya da geleceğiz.