GÜVENLİK İHTİYAÇLARI AR-GE MERKEZLERİNDE ÇÖZÜLECEK
Hem Türkiye’de hem de dünyada güvenlik teknolojileri sektörü bugüne kadar çok önemli bir dönüşümden geçti. Türkiye’de güvenlik teknolojileri sektörünün bundan 30 yıl önce yalnızca kayıt alan kameralar ve kapalı devre çalışan reaktif donanımların ithalatıyla başladığını düşündüğümüzde bu dönüşümün boyutunu çok daha iyi anlıyoruz. Güvenlik teknolojileri sektörü bugün salgının yayılmasını önlemede vazgeçilmez bir rol oynarken, endüstriyel tesislerin, mağazaların, kamu binalarının her türlü tehdide karşı riski kaynağında durdurmaya odaklanan akıllı çözümleriyle de gelişimini sürdürüyor. Sektörün bu noktaya gelmesinin ardında yapay zeka, IoT, bulut bilişim gibi teknolojide devrimsel gelişmelerin etkisi büyük olsa da bu çözümleri farklı ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde geliştirmek için yazılımları üretenler nihayetinde AR-GE merkezlerinde yeniliğe odaklanan yetenekli mühendisler…
Güvenlik teknolojileri sektöründe AR-GE merkezlerinin önemi özellikle son 5 yılda iyice anlaşıldı. Gelin hep birlikte sektördeki AR-GE merkezi ihtiyacının nasıl oluştuğuna ve AR-GE merkezlerinin yeni dönemde rekabetteki rolüne daha yakından bakalım…
Önemi son 5 yılda anlaşıldı
Beş yıl öncesine kadar sektördeki pek çok güvenlik entegratörü bünyesinde herhangi bir yazılım geliştirme ekibi bulundurmuyordu. Sektör oyuncuları zaman zaman yazılım ihtiyaçlarını dış kaynak kullanarak karşılıyordu. Ancak yazılımda dış kaynak kullanımının bu sektörde istenen kalitede ve sürdürülebilirlikte olmadığı anlaşıldı. İşte güvenlik teknolojileri şirketlerinin birkaç yazılımcıyı işe alarak AR-GE ekibi oluşturma süreçleri böyle başladı. Elbette uzun soluklu planlamalar meyvelerini vermeye başladıkça şirketlerin AR-GE çalışmaları hızlanırken ekipleri de büyümeye başladı.
Güvenlik çözümlerinde fark yaratmak!
Aslında ister güvenlik sektörü ister hızlı tüketim ürünleri sektörü olsun rekabette öne geçmenin en önemli yolu her zaman fark yaratmaktan geçiyor! Güvenlik ihtiyacı yeni risklerle her geçen gün çeşitlenip artarken sadece ithal edilen elektronik güvenlik teknolojileri çözümleriyle müşterilerin beklentilerini karşılamak artık mümkün değil. Bir elektronik güvenlik teknolojileri şirketi ancak müşterilerinin sistemlerine yaptığı entegrasyonlar ile fark yaratılıyor. Bu entegrasyonları sağlamak için yazılım ekibine donanım geliştirme fonksiyonlarını da katan şirketler artık Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tescilli AR-GE Merkezi olmak için yarışıyor.
İki yaklaşım öne çıkıyor
Outsourcing elbette pek çok sektör için büyük bir verimlilik devrimi ama güvenlik kadar kritik bir ihtiyaç söz konusu olduğunda in house çözümler her zaman bir adım önde gidiyor. Müşterilerinin ihtiyacına yönelik çözümleri kendi ekipleriyle geliştiren yapılar, üretici ile son kullanıcı arasında katma değerli bir hizmet sunarak rekabette ciddi bir fark yaratıyor. Peki
AR-GE süreçleri nasıl işliyor?
Burada iki türlü yaklaşım var: Ürünü geliştirip piyasaya çıkarmak ya da ürünü müşteriyle birlikte geliştirmek. Bu iki yaklaşımdan ürünü müşteriyle beraber geliştirmeyi tercih eden şirketlerin çok daha başarılı olduğuna tanık olduğumuz pek çok pandemi çözümünü son 1,5 yılda yaşayarak gördük. Sadece pandemide de değil perakendeden kamuya pek çok sektörde müşteriyle birlikte geliştirilen çözümler nokta atışı olarak hayata geçiyor. Çünkü şirketler, müşteri odaklı oldukça ve müşterilerinin müşterisini dahi tanıdıkça en uygun çözümleri sunabiliyor. Sektörün öncü ve lider şirketleri de müşteriden bağımsız bir ürün geliştirip, sizin için şunu tasarladık demekten ziyade yola müşteriyle beraber çıkıp, yolculukta onların ihtiyacına yönelik çözümleri sunmaya odaklanıyor.
AR-GE merkezi olmanın getirdikleri
Türkiye’de 1.250 AR-GE Merkezi var. Bunların büyük kısmı Türkiye’nin en büyük gruplarına ait dev şirketlerin AR-GE Merkezleri… Her geçen yıl AR-GE Merkezi olmak isteyen şirket sayısı artıyor. Ancak kabul edilen başvuru sayısı da 3 yıl önceye kıyasla önemli derecede azalmış durumda. Örneğin geçtiğimiz Nisan ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan sadece 2 şirket kabul aldı. 2020 yılından itibaren süreç daha da zorlaşır ken olumlu başvuru oranı çok düştü.
AR-GE Merkezi olmanın avantajları da tersine arttı. 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi hakkındaki kanun kapsamında 22 farklı teşvik bulunuyor. Bunların bir kısmı maddi, diğer kısmı ise AR-GE çalışmalarının içeriğini destekleyici nitelikte. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açmış olduğu çerçeve programları hakkında da AR-GE merkezleri zaman zaman bilgilendiriliyor. Bu teşvikler, en çok da müşterilerin işine yarıyor. Örneğin piyasada bulunmayan bir çözümü talep eden müşteriler için üniversitelerle yapılan iş birlikleriyle bu ihtiyaca kısa sürede cevap verebiliyor.
Sensormatic’te biz de AR-GE’nin öneminin bilincindeydik. 2021 yılı Nisan ayında resmi olarak AR-GE Merkezi statüsü kazandık. AR-GE Merkezimiz sayesinde artık daha rekabetçi çözümler üreten bir yapıya dönüştük ve sunduğumuz inovatif çözümler ile de müşterilerimize daha fazla fayda sağlamayı hedefliyoruz.