Securitas Technology Blog
Ana Sayfa » Makale » Doğal afet sonrası artan siber saldırılardan korunmanın 8 püf noktası

Doğal afet sonrası artan siber saldırılardan korunmanın 8 püf noktası

Doğal bir afetin ardından kuruluşlar, verilerini kurtarmak için büyük çaba gösterir. Bu genellikle zor bir iştir. Çünkü veriler zarar görebilir veya sonsuza dek kaybolabilir. BT sistemleri büyük arızalar verebilir. Tüm bunların yanı sıra önemli bir tehdit de oluşan kaos ortamından yararlanmak isteyen siber saldırganların varlığıdır. Ne yazık ki, tehdit aktörleri insanların bu zamanlarda en savunmasız olduklarının farkındadır. Doğal bir afetin yarattığı kaosu, kuruluşların kargaşasını, kendi kişisel çıkarları için kullanmak üzere her zaman fırsat kollarlar.

 

Şirketler, önleyici tedbirler alarak ve en iyi siber güvenlik uygulamalarını hayata geçirerek bu siber saldırılara karşı kendilerini koruyabilir. Bunun için kapsamlı bir siber güvenlik planı oluşturmak, bunu hazırlarken de doğal afetlerin etkisini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu blog yazımızda, doğal afetler ile siber güvenliğin nasıl iç içe geçtiğini anlayacak, doğal afet sonrası siber saldırılardan korunmanın yöntemleri üzerinde duracağız.

 

Doğal afetler genellikle elektrik şebekeleri, iletişim ağları ve veri merkezleri gibi kritik altyapıları bozar. Bu temel sistemler çöktüğünde, kuruluşlar ve bireyler siber tehditlere maruz kalır. Elektrik kesintileri veya ağ arızaları sırasında, siber saldırılara karşı koruma sağlayan güvenlik önlemleri de çalışmaz hale gelebilir ve bu da kötü niyetli aktörlerin güvenlik açıklarından faydalanmasını kolaylaştırır. İşletmeniz için afetlere hazırlık, yalnızca fiziksel dayanıklılık için değil, aynı zamanda dijital savunmanızı güçlendirmek için de en önemli öncelik olmalı. Afetlerin siber saldırıları nasıl körüklediğini anlayarak, işletmenizi bu tehditlere karşı proaktif bir şekilde koruyabilirsiniz.

Peki, bu durumda hangi önlemleri almak gerekiyor?

 

  • Afet Kurtarma Planı geliştirin: Siber güvenlik önlemlerini içeren güçlü bir afet kurtarma ve iş sürekliliği planı geliştirmek önemlidir. Kritik sistemlerin, doğal bir afet sonrasında bile hızla geri yüklenebildiğinden emin olun. Bu plan, olası her türlü senaryoyu kapsamalı ve farklı afet türlerine göre özel stratejiler içermelidir. Afet kurtarma planı oluştururken, birkaç kritik unsura dikkat etmek gerekir. İlk olarak, olası afetlerin BT altyapınıza etkisini değerlendirerek risk analizi yapmalısınız. Hangi sistemlerin ve verilerin öncelikli olduğunu belirlemek, afet sonrası toparlanmayı hızlandırır. Verilerin düzenli olarak yedeklenmesi ve yedeklerin kolayca erişilebilir olması da hayati önem taşır. Afet sırasında kullanılacak iletişim kanallarını netleştirmek, çalışanlar ve paydaşlar arasındaki bilgi akışını sağlar. Ayrıca, çalışanlara düzenli eğitimler verilmeli ve tatbikatlar yapılarak planın etkinliği test edilmelidir. Son olarak, afet kurtarma planının düzenli aralıklarla gözden geçirilip güncellenmesi, planın her zaman güncel ve etkili kalmasını sağlar.

 

  • Yedekli çalışın: Afet sırasında ve sonrasında verilerin kullanılabilirliğini sağlamak için yedekli sistemler ve veri yedeklemeleri kullanın. Yedeklerin güncel, hızlı erişilebilir ve farklı coğrafi konumlarda saklandığından emin olun. Bulut tabanlı yedekleme sistemleri, veri kaybı riskini en aza indirir. Ayrıca yedeklerinizi şifreleyerek güvenliğini artırın. Yedekleme stratejinizde, verilerin hem fiziksel hem de dijital tehditlere karşı korunmasını sağlayarak iş sürekliliğinizi güvence altına alın.

 

  • Fiziksel altyapıyı koruyun: Yerinde altyapınızı koruyan sistemler konuşlandırarak bazı doğal afetlerden kaynaklanan veri kaybını önleyebilirsiniz. Susuz yangın söndürme sistemleri, su baskını/nem sensörleri, yedek jeneratörler ve güç dalgalanması söndürme sistemleri, tahrip olmuş bir BT odası riskini en aza indirebilecek teknolojilere sadece birkaç örnek…

 

  • Çalışanlarınızı eğitin: Çalışanlarınıza, özellikle felaketle ilgili konuları istismar eden kimlik sahteciliği ve dolandırıcılıklarını tanımaları için düzenli eğitim verin. Bir dikkat ve doğrulama kültürünü teşvik ederek, siber suçlular tarafından kullanılan kimlik sahteciliği ve aldatma taktiklerine karşı savunmanızı güçlendirebilirsiniz. Örneğin, kimlik avı e-postaları, sahte web siteleri, kötü amaçlı yazılımlar ve sosyal mühendislik saldırıları gibi yaygın dolandırıcılık yöntemlerine karşı bilinçlendirici eğitimler tercih edilebilir. Ayrıca eğitim programlarına gerçek dünya örnekleri ve simülasyonlar ekleyerek, çalışanların bu tür saldırılara nasıl yanıt vereceklerini uygulamalı olarak deneyimlemeleri sağlanmalıdır. Bu tür bir yaklaşım, çalışanların hem teorik hem de pratik bilgi sahibi olmasını ve bu bilgileri günlük iş süreçlerinde etkin bir şekilde kullanmalarını sağlar.

 

  • Uzaktan çalışmayı güvenli hale getirin: Uzaktan çalışmayı güvenli hale getirmek için siber güvenlik önlemlerini ev ağlarına ve kişisel cihazlara da yaymak gereklidir. Çalışanlarınızı VPN kullanmaya teşvik edin, cihazlarında en son güvenlik güncellemelerinin yüklü olduğundan emin olun ve güçlü parolalarla iki faktörlü kimlik doğrulama uygulayın. Ayrıca düzenli siber güvenlik farkındalığı eğitimleri vererek, kimlik avı ve kötü amaçlı yazılımlara karşı bilgilendirin. Cihaz güvenliği için antivirüs yazılımları ve güvenlik duvarlarını etkinleştirin, verileri şifreleyin ve düzenli veri yedeklemesi yapmayı ihmal etmeyin. Bu adımlar, uzaktan çalışma sırasında veri güvenliğini sağlar.

 

  • İş birliğini güçlendirin: Afet müdahalesinde kamu ve özel sektörler arasındaki iş birliğini güçlendirmek hem fiziksel hem de siber tehditlere karşı daha etkili bir mücadele sağlar. Bu iş birliği, ortak eğitim programları ve tatbikatlarla kriz anlarında koordinasyonu artırır, düzenli bilgi paylaşımıyla olası riskleri en aza indirir ve gerekli kaynakların hızlıca paylaşılmasını sağlar. Ayrıca ortak müdahale ekipleri için koordinasyon merkezleri kurulması, acil durumlarda hızlı ve etkili bir yanıt verilmesini mümkün kılar.

 

  • Tedarik zinciri dayanıklılığını artırın: Tedarik zinciri dayanıklılığını artırmak için, iş ortaklarınızın siber güvenlik önlemlerini düzenli olarak değerlendirin ve geliştirmelerini teşvik edin. Bu, kriz anlarında tedarik zincirinin kesintisiz çalışmasını sağlar. Ortaklarla güvenlik standartlarını gözden geçirin, siber güvenlik eğitimleri ve tatbikatlar düzenleyin, güvenlik protokolleri oluşturun ve izleme sistemleri kurarak hızlı müdahale imkanını güçlendirin. Ayrıca uluslararası güvenlik sertifikasyonlarına sahip olmalarını teşvik ederek, tedarik zincirinin genel güvenliğini artırabilirsiniz.

 

  • Felaket Kurtarma Planını güncel tutun: Felaket Kurtarma Planınızı güncel tutmak, iş sürekliliğinizi sağlamak için kritik öneme sahiptir. Tüm önleyici tedbirleriniz, veri yedekleme teknolojileriniz, kurtarma hedefleriniz ve protokollerinizin bu planda net bir şekilde belirtilmesi gereklidir. Yedeklerinizi düzenli olarak kontrol edin, kurtarma sürelerinizi (RTO) ve veri kaybı toleransınızı (RPO) belirleyin. Planınızda ayrıntılı görev tanımları ve süreçler yer almalı, düzenli eğitimler ve tatbikatlarla çalışanların farkındalığı artırılmalıdır. Ayrıca, tedarik zinciri ortaklarınızın da uyumlu planlara sahip olduğundan emin olun ve planınızı sürekli olarak güncelleyerek iyileştirin.

Sonuç olarak, doğal afetler ile siber güvenlik arasındaki ilişki derin ve çok yönlüdür. Doğal afetler daha sık ve yoğun hale geldikçe, bu olaylar sırasında ve sonrasında sağlam siber güvenlik önlemlerine duyulan ihtiyaç giderek daha acil hale gelir. Siber güvenliğe yönelik proaktif bir yaklaşım, bireylerin ve kuruluşların mükemmel fırtına geldiğinde ona daha iyi dayanacak şekilde donanımlı olmasını sağlayacaktır.