Securitas Technology Blog
Ana Sayfa » Makale » Süper Bilgisayarlar Geleceği Öngörerek Suçu İşlenmeden Önleyecek

Süper Bilgisayarlar Geleceği Öngörerek Suçu İşlenmeden Önleyecek

Los Angeles Polis Departmanı ve California Üniversitesi (UCLA) arasındaki işbirliği, çete suçlarının işlenmeden önlenmesine yardımcı olacak gibi görünüyor. UCLA’deki matematikçiler yakın zamanda, çetelerin nerede ve ne zaman harekete geçebileceğini tahmin edebilen araçlar geliştirdi. Bu araçlar, hangi çetelerin devreye gireceğini bile önceden kestirebiliyor.

Araştırmanın baş koordinatörlerinden Prof. Andrea Bertozzi, “Öncelikle son dönemde o bölgede gerçekleşen olaylara bakıyoruz ve ardından olasılık hesabı yaparak hangi çetenin suçu işlemeye daha meyilli olabileceğini anlamaya çalışıyoruz.” diyor.     

Bu analitik program, bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi bir dizi deneme sonrasında ortaya çıkan ve suçu işlenmeden önlemeyi hedefleyen, bilgisayar destekli örüntü tanıma yöntemini kullanan en yeni teknoloji.

LA Times’ın haberine göre bu sistem, Los Angeles şehir merkezinin doğusunda yer alan Hollenbeck bölgesindeki binlerce çete bağlantılı vakaya ait veri grubunu kullanıyor. Hâlihazırdaki onlarca yıllık istatistiki verileri değerlendiren program, suçun işlenmesinde çete etkinliğini yüzde 80’lik bir başarı oranıyla doğru tahmin etmiş durumda. Çalışmanın ortak yazarlarından Prof. Martin Short, elde edilen sonucu, “işi şansa bırakmaktan çok daha iyi” diye nitelendiriyor.

Aslında UCLA’in projesi, insan etkinliğinin matematiksel modellenmesini içeren çok daha kapsamlı araştırmaların bir parçası. Matematik ve sosyoloji temelli bu karma çalışma, istatistiki verilerde davranış modellerinin tespit edilmesi için deprem bilimi, oyun teorisi ve biyomatematik gibi çalışma alanlarının araştırmalarından faydalanıyor. Ortaya çıkan modellerin dış değerinin hesaplanmasıyla da suç öngörülebiliyor. Ekip, bugüne kadar bu verileri kullanarak çeteler arası şiddet olaylarını ve bölge sahiplenme konusundaki çatışmaları başarıyla tahmin etti. Aynı zamanda suçun işlenme ihtimalinin en yüksek olduğu “sıcak noktaları” da saptamış oldu.

Blue CRUSH

Uzak bir geleceğe aitmiş hissi veren bu araştırma, aslında çok da istisnai bir örnek değil. Günümüzde bilişim teknolojilerinin nimetlerini kullanarak dünya çapında birçok suçu öngören ve engelleyen polis teşkilatları var. IBM’in desteğiyle geliştirilen Blue CRUSH (Crime Reduction Utilising Statistical History: İstatistiki Kayıtları Kullanarak Suçun Azaltılması)

operasyonu da benzer bir örüntü analiz yöntemini kullanıyor. 2005 yılında uygulamaya konan bu proje, sorunlu suç bölgelerini istatistiki bağıntı usulüyle tespit ediyor. Emniyet güçleri de bu veriyi, elindeki imkânları belirlenen bölgelerde değerlendirmek için kullanıyor. Emniyet yetkilileri, CRUSH operasyonu için pilot bölge seçilen ABD’nin Tennessee eyaletindeki Memphis şehrinde “bu yöntemin uygulandığı bölgelerde suçun mutlak surette azaldığını” öne sürüyor.

Haberlerde ise, ABD Ulusal Güvenlik Bakanlığı’nın (DHS) cürüm işleme kastını önceden kestirebilecek şekilde tasarlanan yeni bir tarama (screening) teknolojisi üzerinde çalıştığı anlatılıyor. Geleceğe Yönelik Tarama Teknolojisi (FAST), istatistiki ve biyolojik verileri değerlendirerek “istenmeyen durumlara dair ipuçlarını” tespit ediyor.

Amerikan Bilgi Edinme Yasası kapsamında elde edilen DHS’nin iç yazışmalarından birine göre bu sensörler, “video görüntülerini, ses kayıtlarını ve psikofizyolojik ölçümleri toplamak” için kullanılıyor. Ortaya çıkan veriler de potansiyel faillerin kasıtlarını gerçek zamanlı olarak saptama sürecinde işe yarıyor. Havalimanı gümrük kanalları ve bina giriş noktaları gibi güvenlik gerektiren ortamlarda kullanılmak üzere tasarlanan bu sistem, şu anda gönüllü kamu çalışanları üzerinde test ediliyor.

Bu pilot düzenlemeler, daha başlangıç aşamasında olmalarına rağmen, çok daha genel ve kapsamlı uygulamaları da beraberinde getirebilir. Blue CRUSH operasyonu gibi sistemler, istatistiki verileri analiz ederek davranış örüntülerini inceliyor. Yani bu, doğru veri grubunun işlenmesi sonucunda algoritmaların, ulusal düzeyde veya gündelik yaşamımızda oluşabilecek suç etkinliğini tahmin edebileceği anlamına geliyor.

Gizli izlemeler

Suç tahmin teknolojilerinin erken gelen başarısını kutlamak doğru olsa da, bu teknolojilerin nasıl kullanılacağına eninde sonunda insanlar karar verecek. Bu sistemler, her zaman iyi amaçlara hizmet etmeyebilir. Daha geniş kapsamlı tahmin araçlarının uzun süredir kullanılıyor. Ulus devletler, gizli izleme ve takip teknolojilerini yalnızca suç tespitinde kullanmıyor, aynı zamanda vatandaşlarıyla ilgili yüzlerce terabaytlık bilgiyi başka yöntemlerle topluyor.

İnternetteki pazarlamacılık firmaları, online faaliyetlerimizin tamamını takip ediyor; girdiğimiz web sitelerini, açtığımız bağlantıları ve paramızı neye harcadığımızı görebiliyor. F-Secure’dan bir güvenlik uzmanı, “Hükûmetin kişisel geçmişimize, eylemlerimize, hayatımıza dair diğer detaylara ve özel kayıtlara dayanan ileri düzey tahmin teknolojilerini geliştirmesinin bedeli, harcanacak paranın da ötesinde, kendi özgürlüğümüze kastedilmesidir.” diyor ve ekliyor: “Batılı demokrasilerde yaşayan vatandaşların büyük bölümünün, çıkan sonucu gerekçe göstererek bu bedeli ödemeyi kabul ettiğine inanmak gerçekten de mümkün değil.”

Sonuçlarda yanlılık

Peki, bu bedel bir şekilde aklansa da sonuçlara her zaman güvenebilir miyiz? Hukukçulara göre asıl soru şu: Bu teknolojilerin, hırsızlık ve darp gibi suçlarda çoktan ötekileştirilmiş toplulukları hedef alarak kullanılmasını nasıl engelleyeceğiz? “İki aslan bir posta sığmaz” mantığının, bu sistemlerin uygulanması sürecinde de geçerli olacağını aklımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Öngörülü gözetlemeler

Kişisel bilgisayarlar, mobil teknolojiler ve iletişim ağları, komşularını kollama zihniyetini 21. yüzyıla farklı bir şekilde sokuyor. Artık olay yerinde, farklı açılardan toplanmış delilleri kaydetmek çok kolay. Aynı teknoloji gerçek zamanlı olarak suçun önlenmesinde de kullanılabiliyor. 

Jabbakam, web kameralarından oluşan bir sosyal paylaşım ağı. Bu site, bir anlamda gönüllülerden oluşan ideal bir gözetleme platformu oluşturmuş durumda.

Sitenin kurucusu James Wickes bir sabah uyandığında dört adamı evine girmeye çalışırken yakalıyor ve siteyi oluşturma fikri bu olay sonrasında şekilleniyor. Tedbir almak isteyenler için CCTV kameraları oldukça pahalıyken, Jabbakam’ın aylık abonelik ücretiyle kullanıcılara çözüm olarak sunduğu IP web kameraları gayet uygun fiyatlı. Bu hizmet, ortak ilgi alanlarına sahip üyelerin, oluşturdukları bir havuz üzerinden aktif Jabbakam gözetleme sistemlerine gönüllü olarak katılımıyla yürüyor. Örneğin, klasik araba hayranları, birbirlerinin arabalarına göz kulak oluyor. Hırsızlıkların engellenmesinde, o sokağın tüm olanaklarını devreye sokması da etkili olabiliyor. Bu bakımdan, bir diğer Jabbakam kullanıcısının hemen bitişiğinizdeki evde veya dünyanın öbür ucunda olması fark etmiyor.

Suç öncesi teknolojilerine tam olarak uymasa da, sitenin oldukça zekice tasarlandığı ve suç önleyici etkisinin olduğu kesin. Wickes, “Topluluk İzleme TV’leri (CMTV), aynı topluluktaki insanların birbirine göz kulak olmasını sağlıyor.” diyor ve ekliyor: “Bu kişiler sıra dışı herhangi bir müdahaleyi, uzaktaki bir profesyonelden çok daha kolay tespit edebiliyor. Aynı zamanda böyle durumlarda harekete geçmek için kendilerince haklı nedenleri oluyor.”